YENİ ADRESİM

BURASI Bİ KAPANIYOR Bİ AÇILIYOR...

ONUN İÇİN KENDİME YENİ ADRES YAPTIM : ))

KENDİ SİTEMİN İÇİNDE BLOG!

ARTIK BURDAYIM =  http://nilay.ilcebay.com/blogum/


GÖRÜŞMEK ÜZERE...

bir masal kahramanı
Nilay Şahinkanat İlcebay :)

15 Mart 2011 Salı

galiba

aşk bir kördüğüm.

lise yıllarından bir heyecan bazen.

ince bir dokunuş sonrası

paramparça bir ruh belki.


14 Mart 2011 Pazartesi

büyüdükçe isteklerimiz de büyüyor...

ne kolay şu vitrinde duran bebeği satın almak artık.

veya bir çift kırmızı rugan ayakkabı sahibi olmak.

huzur parayla satın alınabiliyor mu?

veya adam gibi bir adam?

kısacık anlardaymış hayatın anlamı, anladım.

13 Mart 2011 Pazar

Yaklaşık 3 saatlik bir yolculuktan sonra taraklıya vardık. Bir çok arkadaşım için güzel bir yer. Ama benim pek ilgimi çekmiyor açıkçası. Eski evlerin fotografını çekmeyi sevmiyorum. Yani yavan geliyor artık bana. Fotografa yeni başladığım yıllarda deli gibi çekiyordum. Ne varsa : ))

Neyse koskoca taraklıda buldum bir kedi, sağdan soldan, etinden sütünden tüyünden yararlandım :P oradan çubuk gölüne geçtik. İşte orası güzel. 3. ye gittim çubuk gölüne. Neden bir kerede bişey anlamadın mı demeyin, bu sefer kar vardı. Hem de diz boyu. Karlara bata çıka güzel kareler yakaladık.. bu yukardaki fotograf da oradan.

Ayaklarım su içinde kaldı. O halde bir de göl kenarında mangalda sucuk keyfi yaptık.


çubuk gölünden göynük'e geçtik. daha öncede orada çekim yapmış olmamın rahatlığıyla ayaklarım o haldeyken gezmedim. hemen yakında bir yerde kahve bulduk. içinde fındık kabuğuyla yanan bir sobası vardı ki o anda tam da aradığımız bir şeydi. yanda da görüldüğü gibi hepimiz çoraplarımızı çıkardık, botlarımızı kuruttuk. sağ alt köşede kırmızı okla gösterdiğim benim. fotografı mehmet çekti. teşekkürler mehmet :)

velhasıl güzel bir geziydi, çok eğlendim, güzel fotograflar çektim. grup da uyumluydu... bir sonraki gezide görüşmek ümidiyle : )))



12 Mart 2011 Cumartesi

annemin yeni fıstığı bu şeker..

öyle tatlı ki..

sesi soluğu çıkmıyor, tüy dökmüyor ve bilinenin aksine kokmuyor.






çok da cana yakın..

sokulgan, sırtını sevince öööle duruyor hereketsiz. en sevdiği şey de başının okşanması... aynı ben :P

şu gözlerinin etrafındaki sürmeye bakar mısınız.

annem bu bebeleri yavruyken alıyor, seviyor, yediriyor, içiriyor büyütüyor sonrada geri veriyor yerine yeni bir yavru alıyor : ))

neden mi? çünkü büyüyünce evdeki kabloları kemiriyorlar. kaç kere telefon kesildi sandık da meğersem kabloları kemirmiş haylazlar...

bu daha büyümedi, yavaş büyüyen bir cins galiba... aklın varsa kızım büyüme : ))))

11 Mart 2011 Cuma

'' bazen kısa hikayelerin vedası daha uzun olur diğerlerinden...çünkü yarım kalan, yaşanmamış ne varsa, en çok onlar uzatır vedayı...

-emre kalcı-''

neden kıymetiniz hep kaçtıktan sonra anlaşılır?

bir değeri kalır mı dönüp dolaşıp gelmelerin, dil dökmelerin, güzel sözlerin, af dilemelerin...

10 Mart 2011 Perşembe

her taraf bembeyaz, bu yıl ilk defa bu kadar kar yağdı... o kadar kasım, aralık, ocak, şubat geçti yağmadı da, mart kapıdan baktırdı gerçekten.

iyi oldu, çok soğuktu son günlerde. karla beraber soğuk da kırıldı.

geceleri dışarıda pembemsi bir hava oluyor sabaha kadar. arada uyandığımda yandaki manzarayla karşılaşıyordum. ertesi gün iş olmasa, kahveni alıp uzun uzun seyredilecek bir manzara. şehrin ışıkları karın üzerine serpiştirilmiş yıldızlar gibi parlıyorlar.

09 Mart 2011 Çarşamba

bu gün yeşil bursa bembeyazdı.
lapa lapa yağdı tüm gün...

sabah arabayı çıkaramadım korkuma : ))
pencereden komşumu gördüm,
- hakan beeey, hakan beey, HAKAN BEEEY!
adam döndü baktı 3.de
-benim adım mustafa dedi
: ))))))))))))
yüzümün halini düşünün... şimdi gel de beni de işe atar mısınız de:P
-ay pardon evet mustafa bey.. benide bırakabilir misiniz?
-nereye gidiyorsunuz?
-buski
-olur ordan geçerim.


gece fotograf çektim. hiç niyette yokken tripodsuz öle elde çekim yaptım.

olduğu kadar dedim. ne yapalım, bu fırsat kaçmazdı.
her zamanki gibi yine çok keyif aldım...

karda tophane çok güzel oluyor. baya da kalabalıktı. insanlar ne güzel kartopu oynuyorlardı. gezmeye çıkmışlar da vardı...
bi an evde kös kös de oturmak vardı dedim. genelde öyle yapıyoruz. hava soğuk felan gibi ama soğuk değildi. iice sarınıp çıkmak lazım, çok keyifli oluyor. bide laylon bulup kayacaksın çocuklar gibi : )))))










favori yaptım kendime : ))) nasıl olmuş ;)

böyle havalara kabadayılık yapamam hiç.
üniversite yıllarında kışın otobüs beklerdik o soğuklarda. ben yine burdaki gibi arınıp sarmalanırdım. atkı, bere, eldiven ve daha bilimum ısıtıcı ne bulsam orama burama takar çıkardım dışarı. esincan elinde beresiyle beklerdi durakta. kızım taksana şunu derdim. olmaz derdi, güzelliğim bozulur : ))))

08 Mart 2011 Salı

kadınlar günümü kutlamayın benim.

ezik miyim ben, nerden çıkmış bu kadınlar günü…

neden erkekler günü yok. kutlamayın kardeşim. çok komik oluyor. telefonlar geliyor, açar açmaz ilk söz ‘kadınlar gününüz kutlu olsun’ bu ne be. dalga geçer gibi.

kadınlar günümüz kutlu olsun, ee? nedir yani.. var mı somut bişey, yapılan edilen bişey. çare bulunan bi sorun felan… yok.. ee? kutlamayın benim kadınlar günümü.

ya da bana daha somut şeylerle gelin kardeşim. mesela bu öğlen erkek iş arkadaşlarım kadınlar günü diye öğlen yemeeemizi ısmarladılar. işte bana bunlarla gelin… böyle somut şeylerle : ))))

ne o kuru kuru kadınlar günün kutlu olsun!

07 Mart 2011 Pazartesi

Ruhum üşüyor, buz gibi bakan gözlerinin derininde. Karanlık ve rüzgarlı sözlerin. Uçurumun kıyısından bakıyorum. Uçurumun kıyısından bırakıyorum kendimi. kalbinin sarp kayalarına çarpıyorum, parçalanıyor ruhum, bendenim soğuyor.

Üşüyorum. Geçmişin avuntusuyla yaşıyor can çekişen kalbim içimde.

Buradayım, bu uçurumun kıyısında. Dön kendine, dön bana, dön bu son nefesi vermek için bekleyen ruhuma. Sözlerinle öldürdüğün kahramanım ol, yaşama döndür beni.

Buradayım, bu uçurumun kıyısında. Ya tut kollarımdan bırakma bir daha ya da bırak artık öleyim kollarında.